Yahu siz ne büyük bir teşkilatmışsınız.Vallahi hayran kaldım. Bin yıl düşünsem aklıma gelmeyecek işler, nasıl aklınıza geliyor. İnanın kendimi aptal gibi hissettim.Sen tut Ergenekon opersayonları sırasında Ordumuzun itibarı için FETÖ'ye savaş açanları, FETÖ'cü diye gözaltına aldır!Şeytanın bile aklına gelmez bu iş! Hatta bence şeytan sizi film izler gibi çekirdek çıtlayarak izliyordur. ...
Dün gece bir rüya gördüm... Rüyamda büyükçe bir sınıfın içindeydim... Yanımda sıralarda oturmuş milyonlarca temiz yüzlü kimseler vardı... Hepsi de üzgündü, neden bilmiyorum ama hepsinin yüzünde bir üzüntü bir can sıkıntısı belirtileri vardı. Bu arada nur yüzlü biri bu sınıfa girdi. Giren zat, orta boylu olmakla beraber karşıdan bakıldığında devasa yapılı, kendinden emin...
Gecenin bir vakti, Süreyya Bey'in konağında toplanan kaçaklar, üst kattaki odalarında, çalışma masasının etrafına oturmuşlar ve sert bir şekilde tütünlerini içmeye başlamışlardı. Durum, onlar için oldukça vahimdi. İstanbul teşkilatı çok ağır bir darbe yemiş, daha kötüsü de kendileri kaçak durumuna düşmüşlerdi. Süreyya Bey'in davetini geri çevirmeyen Jön Türkler, fazla sokağa çıkmam...
Divanyolu, o gece olmadığı kadar kalabalıktı. Baskın, İstanbul'da çok çabuk yayılmış, çeşitli Jön Türk hücreleri o gece basılmıştı. Filinta ve Serficeli o basılan hücrelerin birinden hafif yaralar alarak kurtulmuşlar fakat teşkilat, çok büyük bir vurgun yemekten kurtulamamıştı. Zabit sayısı fazlaydı ve kaçaklar her yerde aranıyorlardı. Serficeli Hasan ve Filinta Mustafa, baskının h...
Sen olmasaydın hiç düşmanım olmazdı.
Geceleri uykularım kaçmaz, sabah güne aklımda bin sual ile uyanmazdım.
Daha ilk defa elini tuttuğum kızın bile her kelamını bir şekilde siyasete bağlayarak, kızcağızın kafasını saatlerce ütülemezdim.
Bir çok aşk şiirim olurdu mesela.
Geceleri memleket meseleleri yerine eski aşklarımı düşünürdüm.
19 Mayıs 1919'da Anadolu'ya çıktığında kimse bu genç subaydan bu kadarını beklemiyordu. Milletin mücadele ruhunu tek bir beden de topladı, azim nedir cihana gösterdi !
Ümitsiz milleti ümitlendirdi, tasasız devlet erkânını saf dışı bıraktı, genelgeler yayınladı, savaşlar kazandı, meclisi kurdu ve sonunda Büyük Taarruzu planladı ... Çanakkale kahramanı Mustafa Kemâl, Çanakkale'de gördüğü milletin dinamizmini 19 Mayıs'ta ülkenin her tarafında harekete geçirdi.
Milli mücadele çetin geçti, Sakarya'da kesin zafer kazanılmasına rağmen tereddüt gösteriliyordu ! Kulisler kuruluyor, her yerde ne yapılacağı tartışılıyordu. Maddi imkânsızlıkların giderilmesi adına millete başvuruldu, millet elinde avucunda ne varsa bir çorap dahi orduya verdi. Gâzî Paşa bu savaştan zaferle çıkılacağından o kadar emindi ki milletten alınanların tek tek, isim isim not edilmesi için emir verdi, milletin böyle bir arzusu olmadığını bilmesi onu daha da cezbetti ...
Kâzım ve Fevzi Paşa'larla yaptığı istişare sonucu Güney ve Doğu cephelerini kapatıp hepsini İsmet Paşa'nın emrindeki Batı cephesine çekti. Artık ateş kor kor yanıyordu, Türk için düğün olan savaş Türk'ün ruhunu okşuyor, sabırsızlanıyordu ...
Telif Hakkı
© Ahmet Yekta @ tahtaPod.com | Tüm hakları saklıdır.
Diyarbakır Van derken acı haber bu sabah Elazığ'dan geldi.Şehitlerimize rahmet yakınlarına sabır yaralılarımıza acil şifalar versin yüce Rabbim.Bu kan bu kafayla durmaz. Pkk itleri ellerini kollarını sallayarak Fırat'ın doğusu batısı demeden geziyor. Kan emici bu teröristlere kim dur diyecek? Hergün şehit cenazesi hergün acı gözyaşı. Artık şehit haberleri dikkate bile alınmıyor. "Ateş ...
Adımlar tutsaklığın, adımlar işkencenin habercisi. Tak tak tak tak tak! Haydar beyler anahtarını nezarethane parmaklıklarına vuruyor. Bu bir komut.Ayağa kalk! Mahkumların gözleri bağlı. Güç bela doğruluyorlar oturdukları yerden.Haydar beyler geriye dönerek tekrar vuruyor anahtarını demir parmaklıklara Tak tak tak tak tak! Bu ikinci komut. Çömel! Çömel – kalk, çömel – kalk...
Bazen bazı şeyleri ifade etmek çok zordur.İnsan 'lisan' denilen kavramın sınırlarını zorladığını hisseder.Yaşadığı duyguları, ızdırabı, sevinci tarif edebileceği kelimeler arar. O kadar yoğundur ki hisler, tarifleri için bilinen, kullanılan, alışılmış ifadeler yetersiz kalır.Bazen de öyle olaylar yaşanır ki, üzerilerinde yüzlerce kitap yazılsa, akademik çalışmalar yapılsa yeterli gelm...