VEBALİ VAR!...

Herkes şunu iyice anlasın; Sizin kafanızda nasıl bir 'Başkanlık' olması, veya nasıl bir 'Başkanlık' istediğinizin zerre kadar önemi yok! Nasıl tek tip bir parlamenter sistem veya demokrasi tanımı yoksa tek tip bir başkanlık sistemi de yoktur! Ortalıkta somut bir metinle millete resmi ağızdan izah edilen ve tartışılan sistem henüz görmedim. Verilen demeçlerden anladığım kadarıyla günümüzd...

Devamını Oku

VE BİTTİ (Mİ?)

Bir olamadık. Bir araya gelemedik. Hırs mı desem? Beceriksizlik mi desem? Yolun sonu uçurum dedik dinletemedik. Bölünüyoruz dedik anlatamadık. Ey adaylar birleşin güç olun dedik bir kurultayı bile yapamadık. Birileri bir yerler iyi oynadı ülkücü hareketle. Olur olmaz gereksiz çıkışlar anlamsız gruplaşmalar. Artık gemi su alıyor demenin bir mantığı kalmadı. Gemi alabora oldu. Ha battı ha ...

Devamını Oku

‘’KIRIM TATAR MİLLİ MECLİSİ’’ SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ MÜDÜR?

krm-bayra

''Kırım Tatar Milli Meclisi, Kırım Tatar halkının doğrudan ve demokratik seçimlerle oluşturduğu 'Kırım Tatar Milli Kurultayı' tarafından seçilmiş, Kırım Tatar halkının en yüksek temsil ve karar organıdır.'' 26 Kasım 1917 de Bahçesaray'da toplanan ilk Kurultay sonrasında kurulan, Milli Meclis'in başkanlığını Şehit Numan Çelebi Cihan yapmıştır. Milli Meclis, Kırım'ın Sovyetler Birliğince i...

Devamını Oku

MAVİ HAP MI, KIRMIZI HAP MI?

Bu yazı 8 Kasım 2012'de yayımlandı. KRİZ Ben 2001 krizinin patlak verdiği nokta olarak hep zamanın Başbakanı Ecevit'in zamanın Cumhur Başkanı A. N. Sezer ile tartıştığından dolayı 19 Şubat 2001'de MGK toplantısını erken terk etmesini görürüm. 2001 senesinde Almanya'da bir bankada döviz ve para tüccarı olarak çalışıyordum. Bu olaylardan önce de zaten piyasa çok gergindi. Türk Bankaları yu...

Devamını Oku

"HERKESİN İÇTİĞİ SU"DAN İÇMEK

En başta da kendi içer. O günden sonra da bu cümbüşe "sosyal düzen" denilir ve akıllananlar delirdi diye tımarhanelere kapatılır.

​ Ömer Seyfettin'in "Herkesin İçtiği Su" adlı meşhur bir hikayesi vardır. Bilmeyenler için hikayeyi şöyle özetleyebiliriz. Hikayede Ling-Yu adında akıllı, tecrübeli bir Çin imparatoru ülkesini ilerletmeyi çok sevmektedir ve sırf bu ilerleme sevdası için kütüphaneleri yaktırmış, halkının geçmişle bağını tamamen kopartmıştır. Çinliler de adeta onun tanrılığına inanmaktadır. Bu imparator düzeni sağlamak için afyonu, haşhaşı, esrarı serbest bırakmış tam bir umursamazlık hali herkese hakim olmuştur. Ancak bir gün baş müneccim saraya gelerek korkunç bir felaketin geleceğini haber verir. Bu felaketin giderek artan bir yağmur olacağını bundan bir damla içenin delireceğini söyler. İmparator baş münecciminin tecrübesinden emindir. Soylularla toplantılar, görüşmeler yapılır yağmur yağmadan evvel tüm mahzenlerin, sarnıçların, küplerin, hatta vazoların suyla doldurulmasına karar verilir. Bu tedbirler alınır. Birkaç güne kalmaz hafif bir yağmur başlar ve günbegün şiddetlenir. Hakikaten de sudan bir damla içen delirmektedir. Sonunda halkın hepsi bu yağmurdan nasibini alır ve aklını yitirir. yalnız saraydaki imparator ve çevresindekiler akıllarını koruyabilir. Ancak memlekette çıldırmayan kalmayınca öyle bir curcuna alır ki her yeri içerdekiler mahsur kalır. Ne dışarı çıkabilirler ne de dışarıdakilere laf anlatabilirler. Yaşlı, bilge imparator bu hal karşısında sonlarının ne olacağı derdine düşer. Çünkü artık kanun da idare de kalmamıştır. Akıllıların durumu deli olmaktan daha büyük bir felakettir. Bu yüzden ihtiyar imparator düşünür taşınır ve bir karara varır. "Herkes deli olduktan sonra, birkaç kişinin aklına lüzum yoktur." diyerek herkese uğursuz yağmurun suyundan içme emri verir. En başta da kendi içer. O günden sonra da bu cümbüşe "sosyal düzen" denilir ve akıllananlar delirdi diye tımarhanelere kapatılır. 

Devamını Oku

Telif Hakkı

© Semanur Ulu @ tahtaPod.com | Tüm hakları saklıdır.

Suriye, Türkiye, ABD, AB, Çin ve Rusya

Bu yazı 24 Ağustos 2011 tarihinde yayımlanmıştır. Hepimiz ABD'nin BOP planını eleştirirken sanki ABD'nin ve başka ülkelerin veya bölgelerin dünya çapındaki diğer faaliyetlerini göz ardı eder gibiyiz. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra İngiltere dünya devi olarak önem kaybederken ABD gittikçe önem kazanmaktaydı. Coğrafi konumundan dolayı sanayisinde hasar görmüş olmaması, Nazilerden kaçan Yahudi ...

Devamını Oku

POZİTİF BİLİMLERİN FELSEFEYE YANSIMASINDA İKİ İSİM BİR KİTAP: MİLLET VE MİLLİYETÇİLİK / İSKENDER ÖKSÜZ & MİLAY KÖKTÜRK

"Dünyada iki tür nitelik vardır: verimlilik ve verimsizlik…
Ve iki tür insan vardır: verimli ve verimsiz…"

George Bernard SHAW

İnsan doğası gereği hayat bulduğu yeri ve zamanla da ötesini hep merak edegelmiştir. Evrende neler olup bittiğini, bunların içerdiği olayların ne olduğunu bilmek ve anlamak istemiştir. Sıradan insan, doğası gereği günlük yaşamını idame ettirecek ölçüde bilme ve anlama isteği içindedir. Bu faaliyet, çevresel ve içsel olabilir. Ancak insan, eğer bütün bunların üzerine bir de belirli konuların belirli amaçlara yönelik olarak uygun yöntemlerle sistematik şekilde ele alırsa ortaya faklı disiplinler çıkar. Bu amaca hizmet eden disiplinlerin tümüne kısa yoldan "(pozitif) bilim" denilebilir ve bilime ait disiplinlerin temelinde bir felsefe bulunmaktadır.

Devamını Oku

BİR ÇOCUĞA GÖZ DİKMEK YAHUT BİR DAL SİGARA İÇMEK

 Neee? Atatürk alkol mü alıyordu?

Alıyordu lan. Çok da sigara içiyordu. Hatta girdiği ortamlarda kadınların çoğunu kendine hayran bırakacak kadar da karizmatikti.  

Onun uğraştığının onda biriyle uğraşmadığı halde ülkeyi bataklığa düşüren zihniyet... Şimdi olsaydı elindeki bir kadeh alkolü üzerinize döker sigarası ile de tutuştururdu. 

Haa bir de çocukları çok severdi. Kendi çocuğu olmamıştı. Belki de bu ona bir lütuf. Şimdi bakınca evlatların babalarına nasıl ihanetler yaptığını oldukça net görüyoruz. Kim bilir "babamın partisi" diyen biri gibi belki onun evladından birisi çıkar "babamın ülkesi" derdi. Diyemez değil mi? Ne demek birinin babasının ülkesi? Ama başka birisi hemen her gün "benim"li cümleler kuruyor.
Devamını Oku

SURİYE'DE BİTMEYEN BAHAR

     Arap Baharı, 2010 yılında başlayan ve etkisi hâlâ devam eden, Arap Dünyasında yaşanan halk ayaklanmalarına verilen ortak addır. Bu halk hareketleri Arap coğrafyasındaki insanların diktatör olarak gördükleri liderlere karşı; demokrasi, özgürlük ve insan hakları taleplerinden ortaya çıkmış toplumsal bir siyasi-silahlı harekettir. Birçok gösteri, protesto ve iç çatışmadan sonra halkların özgürlük mücadelesi adı altında bazı diktatörler resmen devrildi. Tunus, Mısır, Libya, Bahreyn, Cezayir, Ürdün, Yemen ve Suriye gibi ülkelerde büyük çapta gelişen gösteri ve protestolar kontrol altına alınamayacak düzeye ulaştı. İlk olarak 2010'da Tunus'ta başlayan protestolar; daha sonra Mısır, Yemen, Cezayir ve Ürdün'e sıçradı. Bu direnişler Mısır, Libya, Tunus ve Yemen'de başarı göstermiş olup; Mısır'da 30 yıldır Cumhurbaşkanlığı makamında oturan "Muhammed Hüsnü Said Mübarek'in", Libya'da 41 yıl boyunca resmi görevi olmadığı halde ülkeyi yöneten "Muammer Kaddafi'nin", Tunus'ta 23 yıldır yönetimde olan "Zeynel Abidin Bin Ali'nin" ve Yemen devlet başkanı "Ali Abdullah Salih'in" görevlerini bırakmalarıyla sonuçlanmıştır. Ardından domino etkisiyle bütün Ortadoğu'ya yayılan "demokrasi ve özgürlük mücadelesi" adını verdiğimiz Arap Baharı içinden çıkılmaz bir hâl almaya başladı. Bunun en bariz örneği 2011 yılından bu yana devam eden Suriye'deki iç çatışmadır.

Devamını Oku

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin