Okuduğum bir kitap, bir kaç makale galiba bir de söyleşiden yola çıkarak hazırladığım yazıyı beğenilerinize sunarım. Kent Dindarlığı. Kafamı kurcalayan bu kavramla ilgili bir yazı hazırladım; Umarım beğenirsiniz. Max Weber'in kent dindarlığı kavramını hepiniz duymuşsunuzdur. Hürriyet'teki bir yazıda Weber'e atıfla hem cuma'ya giden hem yoga yapan bir kentli sınıftan söz ediliy...
Eğer ki gizli saklı bir yerlerde buluştuklarını duyarsa, dünyayı başlarına yıkar! Başında kasketi, sırtında paltosu ve elinde tespihi, tam bir Karagümrük kabadayısı! Onun adı Devlet Baba. 19 yıldır hep bizi düşündü. Yani Balgat'ta ki odasına geçti, oturdu bizi düşündü! Biz "Memleketin hali ne olacak" diye kaygılanırken, meraklanırken o bize Ferdi Tayfur'un sesiyle uzaklardan seslen...
Ülkücüler, sadece MHP'nin değil aynı zamanda Türk siyasi tarihine geçecek olan demokrasi ve hukuk mücadelesinde kelimenin tam anlamıyla destan yazıyorlar.
1 Kasım sonrası başlayan bu mücadelede, engelli bir maratonda koşarcasına Balgat'ın önlerine çıkardığı bütün engelleri bir bir aşıyorlar. Siyaset akademilerinde ders olarak okutulacak şekilde verilen bu demokrasi ve hukuk mücadelesi henüz nihai hedefe ulaşmamış olsa da birçok şeyi kanıtladı ve gerçekleştirdi bile.
Mesela söz konusu mücadele en başta; MHP'nin birilerinin babasının çiftliği gibi yönetilemeyeceğini ve eninde sonunda Ülkücülerin buna rıza göstermeyeceğini kanıtladı. Bununla beraber bu destansı mücadele;
Artık çok söze gerek yok.
Pazar günü 602 delege o salonda buluştuğu anda, yeni bir dönem başlayacak ve müjdeler saracak dört yanı.
Şahsi kanaatim kurultaya katılacağı kesinleşen delege sayısı şu an itibariyle 700 civarında. Değişim yanlısı yaklaşık 200 delege ise kafa karışıklıkları, tehditler, hatır gönül gibi sebeplerle kararsız.
Kurultayın gerçekleşmesi için yeterli delegenin fazlasıyla o salonda olacağı kesinleşmesine rağmen, ben yine de kararsız delege kardeşlerime seslenmek istiyorum.
Hal böyle olunca yıllardır MHP'ye çalışmış insanlar olarak bize de bir hesap yapma hakkı düşmez mi? Düşer elbet hakkımız. İlkokuldan 5 arkadaşını bulacaksınOrtaöğretimden 5 arkadaşını bulacaksınBirçoğumuz askerlik yaptığımıza göre askerden de 5 arkadaş ekleyebiliriz.Mahalleden 5 arkadaş.Sokakta insan bulmak zor olacağı için indirime gidiyoruz. Sokaktan 4 arkadaş; Hepsini topluyoru...
- Ekonomiden güvene, eğitimden yolsuzluğa dünya sıralamalarında niçin diplerdeyiz?
- Efendim insan sermayesi, sosyal sermaye, fırsat eşitliği; kurumların kalitesi…
- Bizim parti niçin "çukura düştü çıkamaz, pır pır eder uçamaz"?
- Siyaset stratejisi, siyaset bilgisi, kapsayıcılık… İnsana saygı, demokrasi…
Öff be! Bunlar sıkıcı ve yorucu cevaplar.
- Bir üst akıl, bizi geri bıraktırıyor. Düşmanlar bize oyun üstüne oyun oynuyor.
Peki, bizi yönetenlerin kabahati? Estağfurullah! Tam tersi, onlar olmasa bitmiştik. Onlar oyuna gelmeyip o üst akıllarla, hainler, komplocular ve düşmanlarla mücadele ettikleri için, onların yüzü suyu hürmetine hâlâ ayaktayız! Kahrolsun düşmanlar. Yaşasın yüce liderlerimiz.
Çok daha rahatlatıcı değil mi?
Sen o güzel insanların, o güzel Türklerin yanındasın biliyorum. Bir zaman memleketimizde güzel bir âdet başlamıştı. Anne - babalar hatta dost ve akrabalar henüz doğmamış bebeğe mektuplar yazarlardı. Bu mektuplar yıllarca saklanır, bebek çocuk olur, çocuk yetişkin olur ve bu mektuplar artık yaşlanmış anne – babalar tarafından evlatlarına okunurdu. "Bugün ilk tekmeni attın annene""B...
Son dönem de yapılan terör operasyonlarını hepimiz destekliyoruz. Operasyonlara katılan yiğit kardeşlerimizin Allah yardımcısı olsun ... Bu konuda hepimiz hem fikiriz, ama gelin görün ki bu mücadele mücadele midir ? Hayır, neden hayır ? Gelelim... " Türk'ün gücünü göreceksiniz ? " Diyen amiri ne yaptınız ? Soruşturma başlatıp, geriye çektiniz !PKK'lı leşi şehirin içinde süründüren ...
Fatih Ergin / Ortadoğu Gazetesi - 20 Aralık 2015
Türk siyasetinde '' merkez '' kavramı, çeşitli dönemlerde tartışma konusu olan hususlardan biridir. Ancak bu tartışmalar, bugüne kadar hep siyasetin sağ ve sol yakası üzerinden yapılmış, sağ ve sol çizginin arasında bulunan siyasi merkez daima yok sayılmıştır. Söz konusu merkezin varlığını anlayabilmek için önce Türk siyasetin sağ ve sol yakasını değerlendirmek gerekir.
Sağ ve sol kavram, ilk kez 1700'lü yılların Fransa'sında siyasi literatüre girmiştir. Türk siyasetinde ise, cumhuriyetten sonra ve 1950'li yıllardan itibaren karşılık bulmaya başlamıştır. Ancak siyasi partilerin sağ ya da sol tarafta somut olarak saf tutmaları, 27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonraki döneme denk gelir. 1965'te, CHP lideri İsmet İnönü, CHP'nin ortanın solunda olduğunu söylemiştir. İnönü'nün CHP'yi ortanın solunda konumlandırmasının temel sebebi, Marksizmin gençliği etkisi altına alma sürecine girmesi ve bu durumun İnönü tarafından tehlike olarak görülmesidir.