DÜNYA GÖNÜLLÜLER GÜNÜ
Bugün Dünya Gönüllüler Günü. Kutlanmayı en çok hak eden günlerden biridir bence. Sınır tanımayan Yeryüzü Doktorları, Greenpeace, AKUT gönüllüleri, uluslararası bir öğrenci organizasyonu olan AIESEC, kırmızı süveteriyle simge olan Hayrettin Karaca ve TEMA, Türkan Saylan'ın eseri olan ÇYDD Gönüllülerini düşününce, bugünün gerçekten kutlanmaya değer bir gün olduğunu düşünüyorum.
AKUT'un kurtardığı her can için, TEMA'nın diktiği her ağaç için kutlanmaya değer. Yeryüzü Doktorları için…Hepsinin o kadar değerli hizmetleri var ki, senede bir gün kutlamak ne ki!
Dünyada ve ülkemizdeki gönüllü kuruluşları düşününce aklıma ilk TEGV ve TEMA geliyor; çünkü ikisinde de faaliyetlerim var. TEGV'de bireysel, TEMA'da okul olarak…
Bir TEGV'li olmanın gurunu ve mutluluğunu yaşayarak biraz TEGV'den bahsetmek istiyorum.
İnsan bir grubun içine girmediği sürece orada ne yaşandığını, nasıl yaşandığını olumlu veya olumsuz sadece tahmin edebilir; ama gerçekte neler olduğunu asla bilemez.
TEGV'i (Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı) birkaç kelimeyle anlatsaydım HUZUR-SEVGİ ve her alanda eğitime destek derdim.
2014 yazı, hayatımda birçok değişikliğin başladığı bir yaz oldu benim için. Uzun yıllardır çalıştığım kurumdan ayrılma kararı aldım. Artık orada kalmak istemediğimden emindim, ama henüz okul yaşamımı bitirmeye hazır olup olmadığımdan emin değildim. Özel okullardaki yaşamımda hep fırsatlar bana gelmişti. Bu saatten sonra okul arayışına da girmek istemiyordum. O zaman, çok uzun zamandır aklımda olan gönüllülük için adım atmanın şimdi tam zamanıdır diye düşündüm.
Çocuklara Sosyal Bilgiler dersinde STK'ları anlatırken gönlüm hep LÖSEV ve TEGV'e kayıyordu. Aynı gün, ikisine de başvuru formumu gönderdim. İkisini birden sürdürüp sürdüremeyeceğimden emin olamadığım için "Önce hangisinden cevap gelirse, onların faaliyetlerine katılırım." Diye karar verdim. Şimdi düşünüyorum da başvurumun kabul edileceğinden ne kadar eminmişim!
Kısa bir süre sonra TEGV'in tanışma toplantısına çağrıldım. Arkasından LÖSEV'den… Kararımın arkasında durdum, orada daha yararlı olabileceğimi düşünerek TEGV'e gittim. Faaliyetlerini basından takip ettiğim bu ekibin içinde yer alacağım için çok heyecanlıydım.
Bizim okul ortamları öyle resmi daireler gibi soğuk ve sıkıcı değildir. TEGV'in öncelikle okul ortamıyla aynı olan enerjisini çok sevdim. Sıcacık içten, herkesin birbirine değer verdiği, sevdiği, saydığı bir ortam… Yaş, meslek, cinsiyet ayırımı yok. Orada herkesin tek sıfatı var; o da gönüllü oluşu… Herkesin tek amacı var, birilerine ve birbirlerine karşılık beklemeden destek olmak.
Tanışma toplantısına gittiğim günden beri TEGV benim hayatımın öncelikleri arasına girdi. İşin içine girdikten sonra gönüllüğün vicdan işi olduğunu daha iyi anlıyor insan. Profesyonel olarak yaptığın işten daha ağır sorumluluklar üstlenmiş oluyorsun çünkü. Orası senin hobin değil; istemezsen vazgeçemezsin. Bir sorumluluk aldın, söz verdin hem kendine hem kuruluşa. Ne olursa olsun, sorumluluklarını yerine getireceksin. En azından ben böyle düşünüyorum. İnsanın ruhunda ve bedeninde bir huzur, bir dinginlik hissetmesinin nedeni sanırım bu.
TEGV'in en güzel yanlarından birisi de, orada hiçbir şeyin "mış" gibi yapılmıyor olması. "MIŞ" gibi yapılan o kadar çok şeye tanık oldum ve o kadar rahatsız oldum ki öyle olmayan bir ortamda bulunmak bana çok iyi geldi.
İşleyiş neyi gerektiriyorsa o yapılıyor, asla taviz verilmiyor. Örneğin; ben sanmıştım ki, ben zaten öğretmenim, yapacağım etkinler için bir eğitim almam gerekmez. Hayır, işler öyle yürümüyor. Yaş gruplarına göre uzmanlar tarafından hazırlanan eğitim modülleri var. Hangi yaş grubuna, hangi eğitimleri vereceksek, önce o modüllerin eğitimini almamız gerekiyor, sertifika aldıktan sonra eğitim verebiliyoruz.
Ben kendi alanım olan ilkokul yaş gruplarını tercih ettim hep. Salgın günlerinde tekrar çevrimiçi eğitimler başlayınca, yine ilkokul istedim, ama koşullar öyle gerektirdi, 8. Sınıflardan bir gruba; gencecik bir veteriner hekim olan gönüllü arkadaşımla birlikte hafta sonu etkinlikleri yaptırmaya başladık.
Ergen grup oluşu biraz gözümü korkutmuştu. Onları tanıdıktan sonra anladım ki pırıl pırıl büyüdüğünü sanan çocuklar aslında. Benim için ayrı bir deneyim oldu. Çevrimiçi eğitimin bir güzel tarafı varsa o da sınırları ortadan kaldırması. Grubumuzda İzmir'den ve Ankara'dan çocuklarımız var. Onların İzmir'den Ankara'ya muhabbetlerine ortak olmak çok keyifli.
Her yaşta ve her meslek grubundan gönüllüler var TEGV'de. Beni en çok etkileyen gönüllü grubu ise üniversite öğrencileri. Yaşıtlarının çoğu tatil yapıp, gezip tozarken onlar yazın sıcağında kışın soğuğunda ihtiyacı olan küçük kardeşlerinin hayatına güzellikler katmak için TEGV'deler. Bugün hepimize, ama en çok onlara kutlu olsun.
Bütün STK'larda hayat TEGV'deki gibiyse hepsinin önünde saygıyla eğiliyorum.
Dünya Gönüllüler Günü Kutlu Olsun!
TEGV'in KURUCUSU SAYIN SUNA KIRAÇ'A SAYGI MİNNETLE!..
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.