Adı ya da ideolojisi Türkçülük olan, daha çok gençlerin ilgi gösterdiği yapılanmaların nerdeyse tamamı, yerli/yabancı istihbarat servislerinin ilgi alanı/kontrolü dahilindedir. Bir kısmı bilerek, diğer bir kısmı ise bilmeden bu servislerin yönlendirmesine maruz kalmakta, onların etki alanı içerisinde çalışmalar yapmaktadır. Burada olan ise, emekleri, zamanları, heyecanları ve hevesl...
Allah, hepsine uzun ömürler versin. Ailemle, Devletim arasında modern dünyayı anlama açısından zerre miskal fark yok. Kendinizi geliştirmeniz, dünyaya açılmanızı teşvik ederler "Aaa ne kadar güzel! Tabi, lazım bu işler filan" diyerek. Bu konulara müdahil olmak bir kenara, parmaklarını dahi kıpırdatmazlar. Misal Annem, Osmanlı imparatorluğu gibidir. Dedemin öğretmenliğinden dolayı epey bi...
Kendi uydurdukları kelime, terim, kavram, inanış biçimlerini savunmaktan aciz işaret zamirleri, birileri "hayır" diyor dediği için "evet" dememiz gerektiğini dayatıyor, hem de "hayır" diyenleri, şimdiye kadar düşman belledikleri devletin düşmanı sayarak. Tam bir "ört ki ölem" durumları… İşin gülüncü mü acıklısı mı karar veremiyorum: emsal gösterdikleri "hayır"cılar da, yıllarca, daha dün...
Telif Hakkı
© İzzet Karatay @ tahtaPod.com | Tüm hakları saklıdır.
Şimdi göz yaşını yitirmiş koca bir ülkeye bakınca ne büyük hataya düştüğümü anlıyorum.
Haklılık uğruna vicdanını satmış, ölümlerin her çeşidine kulp takabilen, trajedilerden menfaat devşiren, kalpsiz, empatisiz, bitik bir ülke...
Empati yapmak" nedir fikriniz var mı?(*)
Söyleyip geçtiğimiz o cümlelerin içinde süs olmaktan öteye çok nadir geçer.
O yüzden severiz atalarımın "ateş düştüğü yeri yakar" sözünü. (tamam kızmayın siz sevmezsiniz)
Şimdi bir örnekle, bunun nasıl yapıldığını düşündüğümü anlatayım. Sonra siz empati yapıp yapamadığınıza karar verin.
Ve sonra "başınız sağolsun, acımız büyük, analar ağlamasın,... vs" gibi klişelerle ne bayatlamış yüreklere sahip olduğumuzu tartışalım;
Telif Hakkı
© İzzet Karatay @ tahtaPod.com | Tüm hakları saklıdır.
Sistemler ve kabulleri düşündüğümde hiçbir hikayeyi fakirler olmadan yazamayacağımızı görüyorum.
Onlar her yerde kıymetlidir. Hayali tahtlarda taşınırken hep baş üstündedirler. Ama birisinin o hayale oturabildiği de görülmüş değildir.
-Mukadderat işte...-
Kuranın infak ve mülkiyetle ilgili ayetlerini Arapça dinlerken ağlayanların, sahip olduğu şeylerin listesini düşünürken yaşadıkları keyif ne şirin bir çelişkidir.
Tüm kitabi kurallar sahip olmama ve paylaşma adına öğütler verirken, sanki yeniden yazılsalar ve bu pasajlar çıkarılsa, bunu görmezden gelmek konusunda konsensüs çoktan hazır içimizde.
Ama hayır değil mi? Biz aslında ne kadar iyiyiz?
Eskimiş elbiselerimizin verilebileceği geri dönüşüm mekanizmasının varlığına laf ederek ne büyük günaha giriyorum.
-Tanrı affetsin!-
Telif Hakkı
© İzzet Karatay @ tahtaPod.com | Tüm hakları saklıdır.
Eski defterlerin eski sayfalarında buldum kendimi bu gece. Sararmış defter yaprakları arasından keşkelerim döküldü ayak uçlarıma birer ikişer. Çocukluğum, nadir de olsa gülümsemelerim canlandı gözlerimde. Pişmanlıklarımın, keşkelerimin arasında sürüklene sürüklene büyüdüm. Eski sayfalarda kaldı çocukluğum. Fakat bu büyümenin sonucu olgunluk değil YORGUNLUK... Tozpembe yaşamadım diye siya...
Kör kuyuların hüküm sürdüğü bir zamana sürüklendik. Umutlarımızdan gülüşlerimizden eser kalmayan kuyuların dibini boyladık. Kim bilir kimler saklı kaldı, kalıyor ve de kalacak nefsimizin sebep olduğu o kuyularda. Yusuf'un haykırışını duyanımız yok. Öyle derin ki kuyular içindekiler birbirinden bihaber.. Öyle bir hale gelmişiz ki, sağ elin aldığını sol duymaz iken; verilenlerin habe...
Değerli okur yazıma sizlere bir soru yönelterek başlamak istiyorum. Sorum şu: " Bir kitabı okumak mı önemlidir yoksa o kitabı okuyup, iç manasını anlayıp hayatımızda tatbik etmek mi önemlidir? " Evet, hepimizin cevabı muhtemelen aynı olacaktır. Bir kitabı okuyup içinde anlatılanları özümseyip, anlayıp hayatımızda uygulamak daha önemlidir. Bu şüphe götürmeyen bir gerçektir.
Peki, dinimizin temel kaynağı olan, dinin temel inanç esaslarını bize söyleyen yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'de bunu yapabiliyor muyuz? Yani yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'i okuyup iç manasını anlayıp hayatımıza tatbik edebiliyor muyuz? Veya bu yönde herhangi bir çaba sarf ediyor muyuz? Bence bunun cevabı hayır. Çünkü biz Kur'an-ı Kerim'in sadece harflerine bağlı kalıyoruz; Kur'an-ı Kerim'i Arapça olarak okuyoruz, hatmediyoruz, hıfzediyoruz; cenazelerde, mevlütlerde, dini günlerde okuyoruz ancak Yüce Yaratıcımız Allah (c.c.) bizlere o ayetlerde ne buyurmuş, neyi emretmiş hiç bakmıyoruz. Yani demek istediğim Kur'an-ı Kerim'in harflerine son derece bağlıyız ama içinde Yüce Yaratıcımız bize ne söylemiş bakmıyoruz.