Bir fenomendir, face'de sıkca rastlarız... Ne zaman facebook koşullarını değiştirse hemen kopyala yapıştır vasıtası ile bir çok zaman karşımıza çıkar: "İTİRAZ ...sözleşme şartlarını değiştirebileceğini ilan eden facebook'un yeni kullanım koşullarına cevaben; tarafıma ait olan her tür kişisel bilgi.... telif hakkının bana ait olduğunu beyan ederim.... onayım gerekli olacaktır.... telif ha...
Kurultaya gitmek için 240 imza yeterliydi, siz 548 delegenin imzasını bile yok saydınız.
Hem delegeyi hiçe sayıp mahkemeyi adres gösterdiniz hem de partiyi mahkemeye verdiler diyerek zekamızı yok saydınız.
Delegenin haklı talebini kabul eden mahkeme kurultay kararı verdi onu da yok saydınız.
Hukuk eliyle tescillenen kongre için çağrı heyeti 15 Mayıs'a tarih verdi. Gemerek mahkemesinden aldığınız usulsüz bir kararla hukuku yok saydınız.
Kurultayın yapılabilmesi için mahkeme tedbir kararını kaldırdı, Adalet Bakanlığı emriyle mahkeme kararını yok saydınız.
Binlerce ülkücü, yüzlerce delege tomaların, çevik kuvvetin karşısında bir araya geldi, bu iradeyi yok saydınız.
Yargıtay kararı öncesinde saygılıyız derken bir anda fikir değiştirip yargıtay kararını da yok saydınız.
Tüzükteki seçimli kurultay yapılamaz maddesini gayet iyi bildiğiniz halde 10 Temmuz'da seçimli kurultay diyerek aklımızı yok saydınız.
Tek yetkili organ olan Çağrı Heyetinin kurultay için açıkladığı 19 Haziran tarihini tanımıyoruz diyerek bir kez daha hakkı, hukuku, ülkücü iradeyi, tabanın talebini, milletin beklentisini yok saydınız.
Anlayın artık, siz yok saydınız diye yok olmuyoruz.
Şimdi 15 Mayıs'ı taçlandırmak üzere 19 Haziran'da aynı yerdeyiz.
"Ölmez bu hareket, ölmez bu dava..." Ozan'ımız Arif Şirin'in destansı parçasını hepimiz biliriz, dilimize pelesenk olmuştur. Yazı boyunca mırıldanmanızı sağlayacağını düşündüğüm için böyle başladım... Destansı başladı. Tabutluklarla denendi, sürgünlerle devam etti, işkencelerle son bulmadı ! Bulacak gibi de değil. Bu hareket memleketin dertleriyle dertlenen üç beş idealistin hararetli ha...
Gün Sazak'ın Dev-Sol yanlısı teröristlerce kurşunlanarak öldürüldüğünü, söylüyordu radyolar ve haber bültenleri. İşte her şey ispatlanmıştı. Kim rüşvetçi, kim kaçakçı, kimler hain nihayet ortaya çıkmıştı. Gün Sazak ne zaman mafyanın, kaçakçının başına çöreklenip gazetelere manşet olsa şişiniyordu Nihat "İşte" diyordu "İşte şimdi tanısın millet bizi" Nihat çocuk yaşta pol...
Bir Gece Deccalle Yalnız Kalmak
Puslu bir ülkenin aşkı kış uykusuna yatırmış kızıyım, zaman kalabalıklarla yaşamama rağmen ipince mutlu
bir yalnızlıktı nicedir.Bencilliğimden hoşnut, bütün bir ülke bunalmışlık uykusuna yatmışken
ruhum sıçraya sıçraya uzaklaşıyordu herkesten ve her şeyden, karlı bir yolda ayak izi bile bırakmadan.
ne arkamda kapanmış bir kapı ne önümde yeni gün vardı
Ben oturmuş sigara içiyordum ne şömine başında şarabını yudumlayanları ne soğuktan donanları düşünüyordum...
Dünyayı ..klemiyordum anlatabiliyor muyum
Yaşam boştur demiştim
Fosforlu bir depresiftim ,İzmiri mesken tutmuş bir nihilist.
Başım ağır geliyordu gövdeme, zevksiz zeksiz sıralanmış binaları gökyüzüne yakıştıramıyordum
Yukarda sümüğü akan bir ay vardı, bir iki çapaklı yıldız
Adaylar Çoğalırken Muhalif Cepheye Kısa Bir Bakış
Öyle bir süreçten geçiyoruz ki, bunu sadece MHP tarihi değil Türk demokrasi tarihi bile altın harflerle yazacak.
Dile kolaydır 548 imza toplamak. Denemeyen, yaşamayan bilmez. İl Başkanlarını, ilçe başkanlarını, belediye başkanlarını, delegeleri sonu belirsiz, süreci zorlu bir maceraya sürüklemek.
İmzadan sonrası ise malum, ülkücü iradeyi hiçe sayan bir Genel Merkez…Görevden alınan onlarca il, ilçe... Her gün hakaretler, iftiralar, tehditler… Gemerek'ler Tosya'lar, hukuksuzluklar, haksızlıklar, tomalar, çevik kuvvetler…
Nihayetinde Yargıtay kararıyla tescillenen bir hak ve kurultay…
İşte böyle bir ortamda her gün yeni genel başkan adayları çıkarken, biraz da muhalif cepheye bakmak lazım neler oluyor diye.
Kendi penceremden görünenleri özetlemek istedim. Artıları ve eksileriyle…
Öncelikle 27 Mayıs 1960'ın Kudretli Albay'ı Alparslan Türkeş'in, 27 Mayıs 1980'de şehit edilen Gün Sazak'ın ve davayı yaşatmak için canlarını veren şehitlerimizin ruhları şad olsun.
Uğruna can verilen dava; Türk milliyetçiliği davası; bu davayı temsil eden makam MHP genel başkanlığı makamıdır. Yıllardır verilen şehitlerin yükü bu makamda oturanın omuzlarındadır. Bu aynı zamanda tüm Türk dünyasının yüküdür. O nedenle bu makamda başarılı olana kendiliğimizden "Başbuğ" deriz, başaramayan ise kerameti kendinden menkul "Bilge Lider" olur.
Bir süredir "Bilge Lider" yerine Başbuğ seçmek için bir mücadele veriyoruz. Tabi Türk milliyetçiliğini ayaklar altına aldığını iddia eden hırsızlara karşı mücadelede oldukça pasif olan -şüphesiz bunda birtakım hikmetler vardır ne de olsa "Bilge Lider"- beyimiz söz konusu kendisiyle alakalı bir seçim olduğunda hukukun bütün dolambaçlı yollarını kullanabiliyor. Üstelik Kürtçüler bize vurduğu zaman diğer yanağımızı dönmemizi öğütleyen havarileri bu seçimde sopalarını aba altında gizlemeye gerek bile duymuyor.
Batıkent metrosu İki senedir sinyalizasyon yapacağız ayağına eskiden 00,20'de olan son metro saatini 23.00 'e çeken EGO dün bir açıklama yayınlamış. DUYURU Gençlerden gelen talep üzerine Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanımız Sayın İ. Melih Gökçek'in talimatı ile metro seferleri gece saat 24' e alınmıştır... EGO Genel MüdürlüğüYayın Tarihi: 26.05.2016 Yahu gençlerden elbette ...
Yıllar yıllar önceydi.
Bazılarınız doğmamıştı.
80'lerin sonu 90'ların başıydı… Hatırlayanlarınız vardır.
"Türkeşçi"ler olarak ben ve arkadaşlarımın, Servet Avcı ve arkadaşlarına nefes aldırmadığı zamanlardı.
Öyle ya, hainlere nefes aldırılmamalıydı.
Seneler geçti üstünden.
Servet Avcı MHP yönetimine girdiğinde yıl 2006 olmuştu.
O yıl ise bize nefes aldırılmıyordu.
Malatya'da, İstanbul'da, Mersin'de ve adım attığımız her yerde.
Yeni hain bizdik çünkü.
Hainlerin korkulu rüyası ise Harun Öztürk.
Zaman akmaya devam etti.
2012 kongresinde muhalif olan iller görevden alınırken bu kararı imzalamayan bir MYK üyesi çıktı.