A.Yağmur Tunalı Edebiyatımızın romanda iyi örnekler verdiğini okumalarımdan biliyorum. Hikâye için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Bu çok şaşırtıcı gelebilir. Çünkü, 1930-1970 aralığında romandan çok hikâyede üstündük. Mahmut Şevket Esendal, Sait Faik, Sabahattin Ali, Tarık Buğra, Haldun Taner ve daha birçok isim dünya çapında yüz ağartıcı örnekler vermişti. Bu konunun ele alınacak pek ...
"Gönül ne kahve ister ne kahvehane,Gönül muhabbet ister, kahve bahane" Hayatta belki de en büyük asimilasyonu o yaşamıştır. Sen kalk, kendi tarihinden yüzlerce yıl sonra; çuvallarla geldiğin ve iklimine ait olmadığın, yaşama ve yetişmeşansın olmayan bir coğrafyada; milliyet duygusunun çok da ön planda olmadığı yıllarda, bir milletin adıyla tüm dünyaya nam sal… Evet! Doğru tahmin. Türk Ka...
Telif Hakkı
© Ömer Sencer Yuvacı @ tahtaPod.com | Tüm hakları saklıdır.
Bu yazıyı tan vaktinde yazıyorum. Sabaha karşı tekrardan anladım, bunlar makam mevki sahibi oldukça uykular haram bana. Yine birbirinden iğrenç yalanlar, iftiralar patır patır dökülüyor dillerinden. Böyle zamanlarda benim en kadim dert ortağım Âşık Veysel'dir. Kulaklığımı taktım Âşık Veysel'i dinliyorum. Âşık Veysel "Atatürk'e ağıt" yakıyor. ( Bu zamanda yaşasaydı Atatürk'e değil bize ağ...
Ana karakterin ismi Özgürdür, bu manidar bir isim çünkü karakter hep başkaların dünyalarının tahakkümü altındadır. Normal bir ailenin çocuğu Özgür, annesi yüksek babası ise bir çaycı. Baba ve annenin kavgalarının temeli de bu; kafalardaki geleneksel ilişkinin ortasına hiyearşinin konması! Üstüne baba eşinde bulamadığı itaat ve seksiliği başka bir kadından almaya çalışır. Ve bu da evlilği...
Bir dönemin savaş makinesi, artık adı şeytanla eş değer olan, Onlarca canlının, hayallerin kanını elinde tutan adam Adolf Hitler! Peki ya kötülük ve yıkımla eş anlama gelmiş olan bu kişi günümüz dünyasına gelse ne olur? Filmin sorduğu soru bu!
Film Hiterin kendi sığınağının olduğu yerde uyanmasıyla başlıyor. İlk karşılaştığı insan topluluğu çocuklar oluyor. Gariptir; Hitler kendi zamanında çocuklara aşırı önem verir, her lider gibi ideojisinin gelecekteki teminatı olarak görürdü. Fakat bu çocuklar için Hitler görüntü bakımından sadece komik bir deli. Aslında filmin çoğunluğunda bir olay bu, Hitler kime kendisinin Hitler olduğunu söylese, ya da kendi ideolojisini anlatsa aldığı tepki sadece kahkaha. Bunun anlamı üzerine duralım; İnsanlar Hitlere neden güler? Yada insanlar yakıp yıkacağını anlatan bir adamın elini kolunu bağlamak yerine neden onun videosunu çeker? Çağlar boyu mizah anlayışı değişti, ve bu çağda mizahın çoğu ögesi eski acılardır. Nietczhe'nin ünlü sözünü hatırlamakta fayda var;" İnsanoğlu hayatta o kadar acı çeker ki, canlılar arasında yalnız o, gülmeyi icat etmek zorunda kalmıştır."
Ama bu Post-Modern Dünya insanlarının Hitlere neden komedyen mesleğini layık gördüğünü açıklamıyor. O zaman şu konuyu şöyle ele alalım; Gülmek bir dışavurumdur, muza basıp kayan adama gülerken sen muza basmadığın mutlusundur, yada biri sopa yerken gülüyorsan sebebi sana kimsenin vurmamasıdır. Burdan ele alırsak, İnsanlar Hitlere gülüyor, çünkü hepsi içinde bir Hitler taşıyor. Ve onların Hitlerleri yerine tek bir Hitler hepsinin Hitlerini okşuyor.
Farketmez burada bebek yahut yaşlı olman
Aklım erdiğinde kaçtım orada elimde kırmızı renkli kama
Camus sadece Batı tarihini ele alarak insanoğlunun başkaldırışını anlatıyor.''Kimdir Başkaldıran İnsan? Hayır diyen'' Demek ki daha önce efendinin onu yönetmesine cevabı evettir kölenin... Ancak belli bir vakit sonra kırma isteğine ulaşır. Yazar Başkaldırışın tarihini Avrupalının Tanrıyı yendiği Fransız devrimiyle başlatır. Bu devrim sayesinde egemenlik tahtında Tanrı değil halk oturuyo...
Maksim GORKİ, fırıncı çıraklığı yıllarında, Tolstoy'un bir hikâyesini okurken, öylesine kendinden geçer ki, acaba kâğıdın içinde büyülü bir şey mi var diye havaya kaldırır bakar. Tabi beyaz sayfa üzerinde siyah harflerden başka bir şey göremez. Fakat saf fırıncı çırağını ve bütün saf okuyucuları büyüleyen şey, o ak sahife üzerinde yazılı kara harflerden başka bir şey değildir. İşte bu yü...
21.asır dünyası bir garabetler dünyasıdır .Zira 2011 'e kadar bizim ülkemiz de olmak üzere dahil çoğu ağız ''Devlet saçma ya ,millet kavramı çöktü '' minvalindeydi .Ancak 2011 ile fitili atılan Arap Baharı ile Milliyetçilik tekrardan gündeme gelmiştir. .Lakin Türkiye'de milliyet kavramının ele alınıp ,değerlendirilmesi otuz hatta kırk yıl akamete uğradı .Bunun sebebi Türk Milliyet...