Aklı-selim düşünmeyip mecliste,
Cahilleri övmesinden zül doğar!..
Adam kim, odun kim, al sana liste,
Ecdadına sövmesinden zül doğar!..
"Çanakkale geçilmez! Geçilmedi! Geçilmeyecek!" diye yazıp çiziyoruz günlerdir. Ne mutlu bize ki o neslin torunlarıyız. Ne kadar övünsek az. Vatan için gözünü bile kırpmadan, yardan da, serden de geçebilen, çeliğe, demire karşı eti ve kemiği ile sarsılmaz bir iman duvarı ören alperenlerin kanını taşıyoruz:
Çökmüştü ufuklara, kara kara bulutlar,
'Hasta adam' dediler, gerek yoktu meale.
Yangınların külünden, filiz verdi umutlar,
Vatanımın bağrında, göründü nurdan hale,
Kanla yazıldı destan, 'Geçilmez Çanakkale!'
- Bu toprağın büyüklerinden, Destan Şairimiz'e rahmetlerle...
Selâm yollamıştık ulu dağlara
Nâmımız kök saldı eski çağlara
Şunu diyeceğiz kalan sağlara
Dilde türkü, elde sazım olacak
Türkiye bizimdir.. bizim olacak...
Destanlar destanlaştı vatan denen davada
Canların canlarını vakfettiği savaş bu!
Merminin mermi ile çarpışırken havada
Canların canlarını vakfettiği savaş bu!
Merminin mermi ile çarpışırken havada
Güllelerin toprağı titrettiği savaş bu!
haydi beklerim çiçeğe vursun kayısı
çoğalıyor güneşin mahalle baskısı
sönen ocakların eksilen dumanı yükseliyor
akşamcı lambaların perdeye düşen aksi
sürekli ıslık çalması
sigarası ciğerinde sönen aşkın
topal sancıların yetim bıraktığı
oyuncağını kırdılar çocuk olma yaşımın