BİR GÖNÜLE GİRMEK Yüreğe gömmeyi "Gönüle girmek" diye anlamak gerekli bence. Bir gönüle girmek. Esas meselemiz bu. Gönüller yapmaya geldik diyen bir Yunus olmak. Yüreğine sevgiyi gömmek. Yüreklerde sevgiyi yaşatmak amacı olmayan bir hareket yok olmaya mahkumdur. Diliniz gönlünüzün aynasıdır. Dilinizden ne çıkıyorsa bilin ki gönlünüzde de o vardır. İki komşu ülkenin hükümdarları birbirler...
"Hafızayı beşer, nisyan ile malüldür." derdi büyüklerimiz. İnsan unutmaya meyillidir anlamında. Şiir gibi bir ifade olduğu için yeri geldiğinde bu şekilde kullanılır. Evet unutabiliriz, çünkü unutmak bazen insanın kendine yaptığı bir iyiliktir. Yaşadığımız her şey bütün canlılığını korusaydı ilk günkü gibi; özellikle acılar, zorluklar, unutulmasaydı eğer; kalp dayanmazdı herhalde aynı ri...
Tüketme var olan şeyin bitirilmeye çalışılması demektir. Ekmek tüketmekten kendinizi tüketmeye kadar geniş mana ve çerçevede kullanılan bir kelime. Eski kültürlerde üretmeden tüketme "şeytan işi " görülürdü. Müsrif olmaya insanı iten muazzam bir güç.Peki ya bu şeytan işi ne oldu da bugünün kalite malzemesi olarak kullanılıyor? Yani hakikaten tüketmeden yaşayamaz mıyız? Kaynakları sömüren...
Karanlık bir tablo içerisinde, ümitsiz ve duyarsız bir profil çizmek için bu başlığı açabildirim. Distopik bir evrende, sizi gözetleyen kuşlar yerine telefonlarınızdaki uygulamaların zihninizin içerisine girdiğini söyleyebilirdim. Ama hayır... Böyle bir şey yapmak ahmaklık ve insan doğasına aykırı bir şey olurdu. Oysaki ben normal ve aynı zamanda rahatsız edici olmak için burdayım. Dünya...
İngiliz, Amerikan ve Fransız devrimlerinin üstüne, sanayi ve üretim patlaması, büyük dünya savaşları ve teknoloji devrimi üç yüzyıldan küçük bir süreye sığdı. Bütün nizam, sosyal hayat şu özetini geçtiğim hadiselerle birlikte tanzim edildi. Her ülke bu hadiselere nasıl tepki vereceği ile ilgilenmek zorunda. Çünkü hakim ruhu bunlar besliyor. O yüzden eski yaşamlarla birlikte zamanı ...
"Sen Ölünce Kim Ağlar?" Robin Sharma'nın kitabı… O kitabın bir yerinde şöyle der: "Siz öldüğünüzde ardınızdan kim ağlayacak? Bu gezegenden gitme ayrıcalığına ulaştığınız zaman kaç yaşamı etkileyeceksiniz?" Ardından milyonlar ağlıyor Bekir Coşkun'un. Yaşamlarını etkiledikleri ağlıyor. Çünkü eğilmedi, bükülmedi, atmadı satmadı. Doğru bildiği yoldan hiç şaşmadı. Öyle lisanı münasiple yazdı ...
Televizyona çıkmak büyük merasimdi.İnsanlar ekranlara çıkarken üstlerine başlarına çeki düzen verirlerdi.Daha önemlisi neyi nasıl söyleyeceklerine dikkat ederlerdi.Sanki en zor imtihana girer gibi kamera karşısına geçerlerdi.Hayatı konuşmak olan hocaların kamera önünde dili tutulurdu.Bu cümleyi yazarken bir kaç isim gözümün önüne geldiCümlelerini tek tek almak ve montajlamak zorunda kalm...
Bir hafta evvel internet ortamında değerli hocam Yusuf Halaçoğlunun derlediği bir belge dolaştı. Belgede kendini KÜRT kimliği altında gizleyen Ermenilerin listesi idi. Ama öyle sıradan vatandaş pozisyonunda olan insan tipleri değil. Yaptıkları iş ve eylemlerle Türkiye gündemine oturmuş zararlı haşere, türünden insan müseveddeleri… Bundan dolayı elimden geldiği kadar, bilebildiklerimin üz...
Seksenli ve doksanlı yıllarda İstanbul'un özellikle dış semtlerinde dehşet bir susuzluk sorunu vardı. Yetmişli yıllarda kavimler göçünü andırırcasına göç almaya başlayan İstanbul, plansız ve altyapısız bir şekilde gecekondulaşarak irileşiyordu. Bu mahallelerin sakinleri memleketinde tutunamamış, rızkını "bir umut" diyerek "taşı toprağı altın" olan İstanbul'da aramaya gelen eğitim ve kült...