Nasıl anlatayım seni Alucra
İnsanın insanı duyduğu yersin.
Gül kokan dalında bülbüle icra
Geyiğin misk'ini yaydığı yersin.
Sorarsın sen bana bizim ülkeyi
Ülkede ne varsa yaşadık gördük.
Metreyle dolaştık yedi bölgeyi
Bölgede ne varsa yaşadık gördük.
Belim bükülse de eğri yay gibi,
Gerile gerile geleceğim yâr.
Sevdanla kaynayıp akbuğday gibi,
Serile serile geleceğim yâr.
Öyle bir hâldir ki durur bedenimde
Ne yana yönelsem elimde kalır
Kahreyler her bir cümleyi dilimde
Senden geçer ve beni benden alır
Telif Hakkı
© Nazmi Sancar Yıldırım
Kaşına, gözüne şiirler yazdım,
Sanma ki; muradım göz'dü Mihrinaz.
Gözün ardındaki manayı sezdim,
Yazdıklarım bile az'dı Mihrinaz.
Baban bir kamuflajdan ibaret kızım
Yeşil desenler içinde bir kumaş harikası.
İyi ki babana gökyüzünden bakmıyorsun kuşbakışı
Arazide çimenli bir tepeye benziyor koca kafası.
Aklımdan çıkmadın bir gün inan ki
Dünyayı başıma yıktın Komutan
Namluyu alnına doğrultup sanki
Benim yüreğime sıktın Komutan
Memlekete gidersin, yaylaların tadı yok
Baharda yeşerecek elması yok, dutu yok
Eski günün neşesi, gölgesi yok, adı yok
Ahırından çıkarıp köylünün danasını
Ağlattınız sonunda milletin anasını.
Gönül! Fazla değer biçme boşuna,
Perişan olursun müflis sarraftan,
Aldığın karşılık gitmez hoşuna,
Mücevherler döksen çıkarıp raftan,
Aldırma! Ne anlar eşek hoşaftan!