Tam on dokuz yıl oldu, on dokuz yıl kardeşim
Yanlışsam yanlışsın de, sende otur bir düşün
Yumruğu vura vura yaralandı şu döşüm
Bağırıyorum amma feryadımı takmıyor
Anla işte kardeşim Devlet bize bakmıyor
Tam on dokuz yıl oldu, on dokuz yıl kardeşim
Yanlışsam yanlışsın de, sende otur bir düşün
Yumruğu vura vura yaralandı şu döşüm
Bağırıyorum amma feryadımı takmıyor
Anla işte kardeşim Devlet bize bakmıyor
© Ahmet Turan Tiryaki
oy kurban olduğum
vur yüreğinin derinine
göğe yükselen feryadın
alnıma çalsın kömürün karasını
koyver gitsin kendini
dik durmasanda olur
yıkıl bugün
Aşk Anadolu'dan öğrenilir demiştim eski bir yazımda.
Hani demişler ya "Birleşirsen vuslat olur, ayrılırsan aşk olur" ve neredeyse bütün ayrılıkların altında yoksulluk yatar.
Yoksullukla yoğrulmuştur Anadolu, çoğu zaman ayrılığı kaderi bilmiştir, aşkın ta kendisidir benim toprağım.
Anadolu kokan bir ayrılık hikayesidir "Sultan'a Mektup" şiiri. Ankara'ya bile gitmişti yarenim iş bulma umuduyla…
Olmadı Sultan'ı verdiler başkasına…
SULTAN'A MEKTUP
hiç ağıt düştü mü senin saçlarına
anamın aklarına özenen
su döktün mü dönmeyeceğini bildiğin yolcunun ardından
veya kan damlattı mı şiirlerin
suali dilsiz, cevabı kör süngülerin ucunda
çocuktum
ayıptır denmişti seviyorum demek
içten içe konuşmalarım hep bu yüzden
kızma suskunluğuma
dudaklarım senden yana kilitli
er meydanında cesurum aşk meydanında korkak
ürkerim yıkamam tabularımı...
İstifa Mektubu
Pür karanlığa büründüğünde etraf
Kör ayazda her gün, ben uyurken
Çöp toplayan bir adam varmış meğer
(Paragraf)