Nezahat Onbaşı'nın hikayesi bir Avrupa ülkesinde yaşansaydı öyküsü defalarca filme aktarılırdı. Ne yazık ki bizim sinema yapımcılarımız daha büyük projelerin peşinde olduğu için Nezahat Onbaşı'ya sıra gelmiyor. Damacanalı, bol küfürlü komedi filmleri gibi! Yetmişinci Alay Komutanı Halit Bey, İzmit'te gizli toplantılar düzenliyordu. Kuvayı Milliye'yi destekliyordu ve arkadaşlarını ...
Yıllar yıllar önce; günlerden bir gece yarısı yine bir başıma oturuyordum evde... Sevgili eşim kimbilir hangi dağın başındaydı bilmiyordum ve epeydir bir telefon açabilmesini bekliyordum. Siz deyin 3 hafta ben diyeyim 3.5 hafta olmuştu sesini duymayalı ve ben "başına bir şey gelmiş olsa çoktan arar bulurlardı beni" gibi gevşeklik ile gerilim arası bir ruh hali içindeydim bu esnada....
Bunca ayrı geçen yıldan sonra, yıllarca tek başına dolaştıktan sonra, sokakta iki başına nasıl yürünür onu bile beceremezsiniz aslında. Sizinki evlilik değil telefon diplomasisidir ve telefonda kol kola ya da el ele yürümek zorunda değilsinizdir çünkü. Önce o avucunuzun içi yanar, öyle sigara yanığı falan degil, okkalı bir ateş topu gibidir o sıcaklık. Tutar sıkıca, öyle sıkar öyl...
Aynı mahallede büyüdüler. Birbirlerinden öğrendikleri çok şey oldu. Manavın meyve sandığından elma aşırma, komşu çocuğun bisikletini arka bahçeden habersizce götürüp satmak veya diğer çocukların yerde dizili misketlerini kapıp kaçmak gibi suç ortaklıkları da olmuştu. ...Günlerden bir gün, gecenin geç bir vaktinde iki kankadan birisi diğerini, komşunun bahçesinde görüyor. Aklına ilk gelen...
Bozkurt rozeti taktığı için öğretmeni tarafından on altı yaşında katledilen şehîd Necâti Kaya'nın azîz hâtırâsına... Necâti, on altı yaşındaydı, çocuktu yâni. Çocuktu, çocuk olmasına ama yaşananları, olayları kavrayacak akla ve zihne sâhibdi. Âilesi iyi bir dîn eğitimi almasını istemişti. Niksar'ın bir bucağında yaşayan bir çiftçi âilesi, çocuğu için ne ister ki? Vatanına milletine bağlı...
O, memleketin felahı için tek çarenin Anadolu'da bulunabileceğini Arap topraklarda görev yaptığı günlerden beri dillendiriyordu. Aslen imparatorluğa hiçbir aidiyeti kalmamış insanlar için Türk askerinin kanını dökmenin gereksiz olduğu, bu yerlerin zaten ruhen artık Osmanlı'ya bağının kalmadığını saray odalarında değil, bizzat sahada yaşayıp müşahade etmişti. Fikrince artık çoktan Ingili...
Ben küçükken çok ağlarmışım. Gece uykuda bir başlar, avazım çıktığınca bağırırmışım. Ille de kucakta taşınınca, taşıdıkça taş oluyor bu dermiş babam. Oysa çokça zaman o kucak için uyur taklidi yapmışım. O vakitler hazır giyim bu kadar revaçta değil. Üsküdar'ın 2 mağazasının vitrininde ne varsa bizim kör makina onu diker.O yüzden o yaşlarda moda ikonu gibi gezmelerimiz hep.Ben annem kadar...
Soğuk bir gündü o gün, sessizce çıktım evden.
Kimse uyanmadan.
Hızlı adımlarla ilerlerken bir an duraksadım.
Akıttığım her göz yaşı kadar bileniyordum onlara.Onlar gibi değildim onlar da benim gibi değildi biz kimdik? Herkesin mi vardı acıları yoksa acılı gözlerle baktığım için ben mi herkesi acılı görüyordum? Mutlu olanlar kimlerdi parası olanlar mı,yoksa yalnızca sevdiği olanlar mı? Hep düşündüm.Her gece.. Bir gün dedim ki mutlu olmak için hiçbir şeye ihtiyaç yokmuş çünk...