Bir at bir eşeğe hasımlık etmiş bir vakit. At tepmiş eşek ısırmış bu böyle kan revan sürmüş gitmiş. Başka bir at ile eşek de hısım gitmiş. Derken bir katır o hısımlıktan peydah bitmiş. Katır varmış ikisinin yanına demiş buldum aranızı bulmaya ama beni rehber sayın. Eşek gülmüş katıla katıla. At bakmamış bile katıra. Bu katırla kırk hatıra yazılmaz bile bir satıra. Ne ata benzer ne ...
"Bir bulut olsam, yüklenip yağsamDökülsem damla damla toprağıma.Bir deli nehir, bir asi rüzgar olupKavuşsam kendi toprağıma. Bir çiğ tanesi, bülbülün çilesi; ANNEMİN SESİYLE GÜNE UYANSAM!.. Radyoda yanık içli bir keman, Ağlasa nihavent acemaşiran." ... Çoğu kimse için 23 Şubat 365 günden herhangi bir gündür. Biz Ardahanlılar için ise yılın en özel günlerinden biridir. Ardahan'ın "...
Dünyaca ünlü filozof sessiz sedasız ülkesini terk etmişti. Giderken yalnızca yakın bir dostuyla vedalaşmış ve çok yorulduğunu söylemişti. Artık susmak istiyordu. Ülkesinde yaşayan insanların büyük bir kısmı zaten onun varlığından bile haberdar değildi. Devlet kademesi de o ön plana çıkmasın diye büyük çaba sarfetmişti. Tehlikeli fikirleri vardı. Genç gazeteci uzun zaman onun izini sürmüş...
Arena'nın tam ortasına kurulan platforma getirilmişti. Kanlar içindeydi. Kral suçlunun halkın gözü önünde yargılanıp cezasınında yine bu arenada verilmesine karar vermişti.Platformda 4 sandalye vardı. Suçlu Calvert üç sandalyenin karşısına bırakılan sandalyeye oturduğunda ilk olarak çoşkulu kalabalığı izlemişti. İdam edilmesi için bağırıyordu halk...Kralın el işaretiyle tüm arena bir and...
Meydanın dört bir yanını aydınlatmak için kurulan büyük meşaleler tutuşturulmuştu. Karanlığın çökmesi ile evlerinden çıkan halk yüzünde gülücükler ve kendi ürettikleri sloganları haykırarak meydana doğru ilerliyordu, artık. Bugün önemli bir gündü. Tam 32 yıl önce bugün özgürlüklerini kazanmışlardı. Şenliğe her yıl olduğu gibi bu yılda katılmayan tek isim yaşlı Boarte idi. Huysuz bir yapı...
Kürsüde emekli general önündeki sıralarda ise ülkenin en ünlü strateji uzmanları vardı. Konu ordusu güçlü bir ülkenin en kolay işgali nasıl olurdu? En az zaiyat nasıl verilirdi? Önce emekli general düşman ordusunu tanıtmaya başlamıştı. Az sayılmayacak bir askeri güce sahiptiler. Ülkenin coğrafi özellikleri de işlerini zorlaştıracak türdendi... General uzun uzadıya insan yapısından dini i...
İki eski dost Boğaz'ı gören bir cafede alışıldık sohbetlerinden birine başlıyordu. Hiç bir zaman konu belirlemezlerdi... Konu konuyu açardı hep. 'En son tavsiyene uyup Hallac'ın Tavasin'ini okudum. Gerçekten beğendim okumak için çok geç kalmışım. Çileli bir hayat sürmüş ve vahşet sahnelerini bile aşan bir ölüm...' 'Ne deriz hep... Doğru insan olup da çileli bir hayat sürmeyen nerdey...
Ülkenin en bilge adamı şehirde art arda açılan bilgi evlerine olan ilgiyi görünce büyük bir mutluluk duymuş, insanlara benim de katkım olsun düşüncesiyle şehrin en güzel yerine bir bilgi evide kendi açmıştı...İlk günler herkesi kıskandıracak kalabalıklar bulan Bilgin her geçen gün azalan ilgiyi merak ediyor ve bunun üzerine kafa yoruyordu ... Bir yerde hata yapmış olmalıydı ...Artık bir ...
Bulutların arasından göz kırpan güneş yerkabuğunu örten karı bir kristal misali parlatıyordu.... Soğuk olmasına aldırış etmeyen öğrenciler çıplak elleriyle yuvarladıkları kar yığınını kardan adama dönüştürme uğraşındayken alışkın oldukları o kurşun sesini duymuşlardı... Bu kez çok yakındaydı... Kısa bir süre donup kalan çocuklar içlerinden birinin 'öğretmenim' haykırışıyla aynı yön...