Frankfurt Okulunun güçlü temsilcilerinden Max Horkheimer, ALACAKARANLIK adlı eserinde "Metafizikçilerin haklı olup olmadığını bilmiyorum. Belki bir yerde özellikle çekici, düşündürücü bir metafizik sistem ya da fragman duruyordur. Ama metafizikçilerin insanların çektikleri acılardan genellikle çok az etkilendiğini biliyorum" der. Horkheimer'in daha önemli eseri AKIL TUTULMASI'dır. Akıl T...
ey karanlık bir kuytuda
kıvrılıp büzüşen çocuk
karanlığı görmeyen ihtiyar göz
sokağı süpüren ama süprüntünün
ne olduğunu bilmeyen kişi
bu pırıltılar kimindir
kimin içindir bu şaşaa
bu bayramı körleştiren ışıklar?
MALAK GİBİ YAYILMIŞLARA "İnsan yedisinde neyse yetmişinde de odur" diye bir atasözümüz var. Bir de "can çıkar, huy çıkmaz" var. Bu sözler karakter açısından doğru olabilir ama bazıları bunu yanlış anlayıp yedisine kadar edindiği kültür, bilgi, görgüyle yetmişinde can verebilmeyi anlamlı buluyor. Meselâ bana "sen eskiden böyle değildin" diyenler var, ki beni en son onsekiz yaşımda görmüş....
Deniz eylülde bir başkadır.
Yok, henüz temmuz ayındayız.. Denizi seyrettiği falan da yok. Barbunya pişirirken dalmış olmalı. Benlikler değişir çünkü, hayatlar değişir, geçmiş ve gelecekte değişir. Us da mekan da değişir.
Kadınlar barbunyayı nasıl isterse öyle pişirir.
Dışarısı hala sıcak
Evin sesinde sessizlik var. Evi temizleyip, barbunyayı ayıklayıp, aklını didiklerken garip şeyler olacağı hissi, sessizlikten ona ulaştı. Radyoyu açtı, hotel california çalıyor. Mutfak dolaplarından kıvırcık saçlı bir genç kızın gölgesi geçti. Masanın yanında duran boş iskemle 'sen ağlama' dedi. Ayakta kalmış sevgiliye bir kedi tünemişti. Bilirsiniz, birilerinin bir yerlerde hep durduğuna inanılmak isteniyor. Müziğin sesi ile dağılmıştı tedirginlik. Memnuniyetle masadaki kuru çiçeklere gülümsedi. (sahi ya kaç gün geçmişti sarı çiçekler verileli) Çiçekleri sera sevinciyle alışını hatırladı. (bu arada sarı gülün manası masumiyet değil kıskançlıkmış).Çiçeklere bir de yanılgısı için gülücük atacaktı ki yaz geldiğinde ne çok uyuyorsun diye fokurdadı ocaktaki çay.
Bir 'Ben ölebilirim ama, dünya durdukça benim milletim mücadeleye devam edecek'Osman BATUR Han'a -Şehadet Tarihi:29/04/1951 çekil gökten bulut görünsün hilal Urumçi semalarına ezan okuyor Bilalsalmış fermanı can gardaşımasokak ortasında yakılan Kur'anşimdi direniş zamanı Türkistan"vur yatır, çal satır"bu kavga soylu kavgaöncüsü Osman BATURAğaçlardan meyve değil toplananbebek cesetikavlin...
Telif Hakkı
© Ahmet Turan Tiryaki
Ne için yazıyoruz ve bazen ne için yazamıyoruz soruları ve Samiha Ayverdi'den nakledilen bir anı.
Kütüphaneler dolusu kitap yazılmış, bir onlar kadar daha yakılmış iken, insan neden hala yazmakta ısrar etmekte? Bunu düşünüyorum bir süredir. Yazmaktan kastım, halini beyan etmek, doğru bildiğini kendine yazarak anlatmak, anlamak, had bulabildiğince de başkalarına söylemek. Peki ama niçin? Neden öyle yaşayıp ölmek yerine, insan yazmayı tercih etmektedir? Neyi değiştirebileceğine inanmaktadır? Kendisine haldaş olacak bir mürid bulmak için mi, eteğine sarılabileceği bir mürşid için mi yazar? Ne için yazar insan? Yoksa zamanla yanlış bildiklerini görmek, tek doğru olan "Tevhid"i anladığını görebilmek için mi? Neden ilmi noktadan çoklara artırıyoruz, neden yazıyoruz dostum? Lütfen düşün, niçin, boş laf olsun diye mi, vakit öldürmek için mi, başkalarının vakitlerini de öldürmek için mi! Neden yazıyorsun neden...
Bu düşünceler akıyorken önümdeki kağıda, bir dostun paylaşımını görüyorum, Samiha annemizden aktarılmış güzel bir anıya rastlıyorum.
Bu sabah Samiha Anne'nin (Ayverdi) "Mülakatlar'dan tefe'ül ettim. Karşıma çıkan diyalog kitap yazmak hususundaki ihtirazımı tashih etmem yönünde işaretti sanki. Sohbet Burhan Toprak, Samiha Ayverdi ve Ekrem Hakkı Ayverdi arasında geçiyor:
İNSANOĞLU'YUM
Ve Gök Tengriye seslendi;
Ya farkında olmasaydım senin şu boşlukta,
Kimi sevmek için yaşayacaktım varlıkta,
Var oluş ölmek için mi,
Yoksa ölüm içinde var olmakmıydı amaç...
Tengri yağdırdı gökten düşen taneyi topraga,
Eller, avuçlar çekilince gecenin yüzünden,
Gözümün yaşını gözüne süreyim Pir'im.
Ben, ben dediğim her ne var ise,
Yok eyledim, ağlayı ağlayı.