Öğretmen okulundan 1970 yılı Haziran ayında Mezun olmuş, takibeden Temmuz ayında Ankara il emrine atandığım, görev yerim belirleninceye kadar Ulus Barbaros İlkokuluna(Ulus ta Maliye misafir hanesinin arkasındaydı.)depo tayini olarak görevlendirildiğim, asıl görev yerim için Ağustos ayında yapılacak kura çekimine kadar maaşımı bu okuldan alacağım bildirilmişti. Okulda verdiğimiz dilekçele...
Soğuk bir kış sabahı mutfak kapısını açtığımda onu kapının önüne bırakılmış buldum. Siyah beyaz sevimli yavru bir kediydi. Sürekli içeri girmeye çalışmasından bir süre evde yaşamış olduğunu düşündük. Üşümüştü ve açtı. Allerjik durumumdan dolayı çok istememe rağmen içeri alamadım. "Sen ne güzel şeysin. Nerden çıktın?" Diye bir taraftan konuşuyor. Bir taraftan önüne süt ko...
Eyüp Sultan'da Mayıs ayının ilk günü, öğleden sonraydı. Sabahtan itibaren dört mevsimi birden yaşamıştık adeta. Güneşle bulutun dansına gelmişti sıra. Seviyorum İstanbul'un bu halini. Kendine has bir ruhu olduğunu anlatıyor insana. Bundan sekiz yıl kadar önceydi. İstanbul'a yeni göçmüştük. Fatih'teki Şehzadebaşı Bozdoğan Kemerine yakın, Kirazlımescid Caddesi numara yedideki eve taşındık....
Bir paskalya gecesiydi. Avcılar, ormanda kara orman tavuğu avlamak için saklanmış, şafağın ilk ışıklarını izlemekteydiler. Birdenbire havada öyle bir uğultu duydular ki, bataklıktan kalkan büyük bir kuş sürüsünün havalandığını sandılar. Ağaçların tepesine çıktıklarında gördükleri şey kuşlar değil, paskalya şabatına giden bir cadı güruhuydu. Süpürgeler, kara kazanlar, fırıncı kürekleri, ö...
Bizim bir bostanımız vardı, bir de arkımız. Şükür eder geçinirdik kırkımız. Un ederdik de dönerdi çarkımız. Dostumuz, neşemiz bir de şarkımız. Ne mi oldu derseniz? Arkımıza yaban otları doluştu. İş var ya rüstai dört bir yana kaçıştı. Ekmek edecekken sövüldü de çarka. Tutuştuk bir dövüşe ki unlar havada saçıştı. Varsa bir kavga, lazım gelsin ayıra birisi İşte öyle hemen bir fikirle çıktı...
"Şu tepenin ardındaki yıkıntılar bana ait bir çiftlikti." İhtiyarın moloz yığınına dönmüş arsayı gösterirken eli titriyordu. Üzüntüsü her halinden anlaşılır olup, ses tonunun ağlamaklı bir hali vardı ve hâlâ kendini konuşmaya zorluyordu. Elleri kırılacasılar… Ah keşke kovsaydım onları… Biz de yolcuya hürmet edilir… Kızgınlığı kendisini toparlamasına, düşüncelerini yoğunlaştırmasına neden olmuştu.İhtiyarı saatler sonra bu kadar bilinçli olduğunu hissediyordum. Onu köyün merkezine götürecektim, kö...
"Bir varmış bir yokmuş" diye başlar masallar. "İyinin kötüye karşı verdiği mücadelenin içinde ilerler. Sevginin gücü ile kötüyü nasıl alt ettiğini ve nasıl karanlığı yırtıp yeryüzünü aydınlattığını, mutluluğun gücü ile nasıl çiçeklerin açtığını ve ağaçların meyve verdiğini anlatıyorlar masallarda..." diye konuşmaya başladı garip karşısında oturan kadının gözlerinin içine bakarak. Kadın k...
Almanya'da 50bin nüfuslu küçük bir şehirde yaşıyorum.Aslında 'herkes herkesi tanıyor' diyebilecek kadar da küçük değil ama güncel hayatta alışkanlıklarımız insanı her zaman aynı mekanlara sürüklediği için özellikle kaldığım mahallenin sakinleri ve esnafı ile samimi bir diyaloğum vardır. Ama Cumartesi gününden beri bazı şeylerin değiştiğini fark ettim. İnsanların bana karşı eski sami...
Bu akşam yine Neşet ağamdayım. Nedendir, efkârlıyım galiba. "Bir Ayrılık Bir Yoksuzluk Bir Ölüm" türküsüne birisi bir yorum yazmış: "Dinledikçe rahmetli babam geliyor aklıma. Öyle olur olmaz her şeye gülemezdik, babam kızardı. Babam, mekânın cennet olsun." Niye babam niye? Bırak gülsün çocuk, sebepsiz de olsa gülsün, ne olacak; çocukluğunu yaşasın... Neden böyleyiz biz? ...